-
1 balık
Balık (burcu) ASTR Fische m/pl;Balık burcundanım ich bin Fisch;balık ağı Fischnetz n;balık avı Fischfang m;balık eti Fischfleisch n;balık istifi gibi fig wie die Heringe;balık tutkalı Fischleim m; Gelatine f;balık tutmak fischen, angeln;balık yumurtası Rogen m;balık kavağa çıkınca scherzh am Sanktnimmerleinstag;balığa çıkmak auf Fischfang gehen -
2 balık
\balık tutmak/üretmek Fische fangen/züchtensalamura \balık marinierter Fischbalığa çıkmak auf Fischfang gehen
См. также в других словарях:
balığa çıkmak — den balık avlamaya gitmek Evde olduğum günler, sabah erken onunla balığa çıkıyorduk. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
balık — is., ğı, hay. b. Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla nefes alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı Birleşik Sözler balık adam balık bilimi balık çorbası balıketi balık eti balıkgözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
deniz — is. 1) Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi 2) Bu su kütlesinin belirli bir parçası Marmara Denizi. Karadeniz. 3) Aydaki düzlükler 4) mec. Geniş alan 5) mec. Çokluk, yoğunluk Birleşik Sözler deniz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
su — 1. is., yu Sutaşı 2. is., yu 1) Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab Dere suyu tekmil çamur. Halk kuyu suyu içmek mecburiyetinde... R. N. Güntekin 2) Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu… … Çağatay Osmanlı Sözlük